Haber

İsveç’te Kur’an-ı Kerim’in yakılması İSAM panelinde tartışıldı

Türkiye Diyanet Vakfı İslami Araştırmalar Merkezi (İSAM) tarafından düzenlenen “İsveç’teki Kuran Yakma Eylemi Bağlamında Kutsal Değerler ve Özgürlük” başlıklı panelde, Avrupa’da dini değerlere yönelik saldırılar ele alındı.

Üsküdar’da İSAM Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü Prof. Dr. Tahsin Görgün, Prof. Dr. Talha Köse, Prof. Dr. Fazlı Arslan ve Doç. Dr. Zeynep Hafsa Orhan katıldı.

Panelin açılış konuşmasını yapan İSAM Lideri Prof. Dr. Mürteza Bedir, Avrupa’da İslamofobi olarak tartışılan ve farklı tezahürlerle görülen İslamofobi üzerinden olayların rahatsız edici bir boyuta ulaşmasının bu konuyu gündeme getirmeyi gerektirdiğini söyledi. bilimsel olarak ele alınmalıdır.

İslam’ın Batı ile ilişkilerinin asırları aşan bir boyuta sahip olduğunu, bunun çeşitli tezahürleri, iniş çıkışları olduğunu belirten Bedir, şöyle devam etti:

“Son yıllarda, özgürlük meselesi, Batı’nın Müslüman vatandaşlarına nasıl davranacağı bağlamında giderek daha ciddi bir şekilde tartışılır hale geldi. Her toplumun özgürlükleri sınırlamak için kendi öncelikleri var. ‘yüksek değerler’ olarak kabul eder.Kutsal değerler özgürlükleri sınırlayan bir işlevde yüksek bir değer olarak mı görülüyor?Bu konu üzerinde ciddi bir şekilde düşünülmemiş gibi görünüyor.Bu açıdan konunun bir düzlemde ele alınmasının gerekliliği bilimsel platform bellidir.”

“İslamofobi var”

Panelin moderatörü Prof. Dr. Görgün, “Ortaya koyalım İslamofobi var. İslamofobi değil adı bu. İslamofobi o düşmanlığı biraz örtüyor” dedi. dedi.

Konuşmacılar Prof. Dr. Köse, İsveç’te Kuran’ın yakılması olayının İsveç’in kendi kafası karışıklığı ve bu ülkenin NATO’ya giriş süreciyle de ilgili olduğunu belirtti.

NATO’ya katılmanın İsveç için büyük bir sorun olduğuna işaret eden Köse, bu ülkenin 1810’dan beri tarafsız kaldığını, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarına katılmadığını söyledi.

Bu süreçte sanayisini geliştiren İsveç’in İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın en zengin ülkelerinden biri haline geldiğinin altını çizen Köse, “Dolayısıyla İsveç tarihine genel olarak baktığımızda bu 200 yılı kapatmak gerekiyor. -yıllık bir parantez açıp İsveç’i NATO’ya dahil edin: “Rusya’ya karşı gelmek, üzerinde düşünülmesi gereken bir şeydir. 1995 yılında Avrupa Birliği’ne girdiklerinde ve Avrupa ortak güvenlik ve dış politika çerçevesine katıldıklarında bu durum değişti, ancak NATO’ya girdiklerinde tamamen farklı bir çerçeve ortaya çıkacaktı.” değerlendirmesini yaptı.

“Konuyu din ve kültür çatışmasına dönüştürmeye çalışan bir arka plan var”

prof. Talha Köse, Haziran ayında Madrid’de gerçekleştirilen NATO görüşmelerinde bir yol haritasının ortaya konulduğunu kaydetti.

İsveç’in özellikle Türkiye’ye karşı harekete geçen terör örgütlerine desteğini kesmesi ve alanlarını daraltması karşılığında NATO üyelik süreci olacağına işaret eden Köse, şu ifadeleri kullandı:

“Şimdi bütün bu çerçeveyi ele aldığımızda ve İsveç’teki bu hareketlere baktığımızda, Türkiye Cumhurbaşkanı’na ve Türkiye’ye yönelik hareketlerin çok daha görünür hale getirilmesi, kamuoyuna yansıtılması ve bu eylemlerin gerçekleştirilmesinin amaçlandığını düşünüyorum. İslam dinindekiler bu süreci sulandırmak için apaçık temas halindeler.Kendi sorumluluk ve çıkarları konusundaki tartışmayı bir ölçüde kültürel ve dini tartışmaya çevirdiklerini düşünüyorum.Aslında var edilmeye çalışılan bir Türkiye var. uluslararası Batı toplumunda gözden düşmüş ve kısmen Batı basınında bu süreci Türkiye-Batı gerilimi gibi göstermeye çalışan bir plan var.Baktığınızda bu planın kimileri için başarılı olduğunu görebilirsiniz. Yani Haziran ayında yapılan anlaşmaya rağmen İsveç’in NATO’ya üyeliğini güya Türkiye’nin hatta Cumhurbaşkanı’nın engellediğine dair haberler var. Bunu bir kültür çatışmasına dönüştürmek istiyor ve bu maalesef istismar ediliyor.”

İsveç’te yaşayan Türk akademisyenlerin değerlendirmeleri

Paneldeki konuşmacılardan Prof. Dr. Arslan, son 3 yılını İsveç’te geçirdiğini ve Kuran’ın yakılmasına yakın ortamlarda bulunduğunu anlattı.

Kuran yakma olaylarının önde gelen ismi Danimarkalı aşırı sağcı Rasmus Paludan’ın Danimarka’da 2019 seçimlerinde yüzde 2 oy oranını geçemediğini ve sadece göçmenlerin sınır dışı edilmesine yönelik siyasi politikalardan bahseden bir kişi olduğunu ifade etti. Arslan, İsveç ve Danimarka’da kutsal kitabın yakılmasına karıştığını sözlerine ekledi. O ülkelerin insanlarının ilgilenmediğini de sözlerine ekledi.

Doç. Zeynep Hafsa Orhan ise yaklaşık 6 yıl İsveç’te yaşadığını belirterek, Kuran’a yapılan akınları yerel medyasından takip etme fırsatı bulduğunu kaydetti.

Olaydan önce Paludan’ın bir partili ile “WhatsApp” yazışmasının ortaya çıktığını kaydeden Orhan, bu yazışmalara göre önce Türk bayrağının yakılmasının istendiğini ancak Paludan’ın Kuran’ı yakma kararı aldığını söyledi.

taskopruhaber.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu